sekiz yataklı yatakhanede tek boş yatağın yanına bavulunu bıraktı. kimse yoktu. geç kalmıştı. yatağa oturdu, yayların esnekliğini kontrol etti. fena değildi.
15 yaşındaydı. ilk defa evinden uzakta uyuyacaktı.
şehrin 25 km güneyi, bozkırların ortasıydı. prestijli üniversiteler vadeden yatılı lise. duvarlar yeni boyanmış. turuncu. kalitesiz espiri gibi. hüzünlü.
dün gece evinde uyurken odasının kapısı aralık, koridorun ışığı açıktı. uyuyor numarası yapmıştı, küçük aralıklarla su içmeye kalkan anne ve babası kapı aralığından içeri baktıklarında.
yeni öğrenciler yemekhaneye sırayla girdi. müdüre hanım (61 yaşında, ablak suratlı) konuşma yapacaktı. mikrofonu vardı (ne gerek vardıysa). bir ki. se se. ses kontrol.
en ön masadan başlayarak oturdular. her masayı 4'erli doldurup, sonrakine geçtiler. en son masada yalnız kaldı. yanına oturacak kimse kalmamıştı.
ellerini birleştirip masaya koydu. tırnakları diplerden kesilmiş. parmakları ince ve uzundu. etrafına baktı. bakışları kesik kesik, kısa süreliydi. pencere pervazındaki güvercin gibi. pencereye baktı güvercini gördü.
kalkıp kendinden önceki masayı 5'ledi.
çünkü yalnız kalamazdı.
çünkü yalnız kalamayız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
dostum senin lisede müdürün erkek değil miydi ya?
YanıtlaSilne tatlı yazıyorsun veysi :)
YanıtlaSilteşekkür ederim deniz :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYalnizligin caresi bu mu acaba, veysi? Kalabaliga karismak?
YanıtlaSilbilmem ki şarkıda söylemiyo onu, çaresini bulmuşlar diyo sadece
YanıtlaSil