16 Ağustos 2010 Pazartesi

Vasiyet olabilir!!

Sevgili Ada,

Aklıma yeni fikirler gelince notlar alıyorum. Bazen bir fikir geliyor mesela, çok heyecanlanıyorum, süper bir fikirmiş gibi geliyor bana o an, uyumak üzereysem bile hemen kalkıp, deftere, telefona ya da bilgisayara yazıyorum.

Ara sıra yazdığım şeylere bir göz atıyorum. Çoğunu beğenmiyorum. Süpermiş gibi gelen aradan zaman geçince çok tırt geliyor. Hatta bazıları o kadar aptal geliyor ki, bizzat kendimden utanıyorum. Yazıyı yazdığım zamanki ben, şimdiki ben'den utanıyor. Ya da şimdi ki ben, yazıyı yazdığım zamanki ben'i küçümsüyor, acıyor.

Bazen düşünüyorum da, hayattaki en mahrem varlığım aldığım notlar olabilir, kimselerle paylaşmam, paylaşamam. (Olmayabilir de bilemiyorum, gün ağarıyor, çok net düşünemiyorum.)

Yine karıştırıyorum notlarımı, arada "peh" diyorum, gülümsüyorum, kızarıyorum kendi kendime falan neyse, bir baktım bir yere baya büyükçe, "Vasiyet olabilir!!" yazmışım.

Sevgili Ada, düşündüm, çok düşündüm.

Gerçekten tüm gücümle düşündüm.

Düşünmekten sinirlerim bozuldu. Güldüm, bağırdım. Kafamı yastığa gömüp nefesimi tutup zihnimi toplamaya çalıştım.

Neden yazdığım hakkında hiç bir fikrim yoktu. "Vasiyet olabilir!!". Aklımda hiçbir şey canlanmadı. Ne demek istedim acaba. Notu alırken böyle yazarsam hatırlarım diye düşünmüşüm demek ki. Ama hatırlayamadım. Hikaye fikri miydi, senaryo fikri miydi, okuduğum ya da izlediğim bir şey miydi, bilmiyorum.

Bu dert beni öldürecek, yardım et.

Öperim.

Necati

5 Ağustos 2010 Perşembe

mezun oldum ben.

Diplomamı aldım, oturdum inceledim, sade ve hoş bir diploma, her kelimesini beş kere okudum, okudukça daha çok üzüldüm, yanımdaki kız da daha çok terledi, “of çok sıcak” dedi. Kafamı kaldırdım, terden tişörtü sırılsıklamdı, göz göze geldik, gözünü kaçırdı. Diplomama döndüm, ismimin üzerinde 2 ter damlası buldum, “çok koştuk çok yorulduk” dedim. Ağlamak istedim, gözlerim doldu, ağlayamadım.

Kız terlemese ağlardım.

Terleyen kız olmasa ağlardım.

Sonra birden içeri Holden Caulfield girdi.

“Aa” dedim, “Naber kanka, bak diplomamı..”

“Siktir lan” vurdu elime, diploma düştü. “Koşmadın ki adam gibi, keşke koşsaydın, koşsaydık... Bir de romantizm yapıyo pezevenk, çok koşmuş çok yorulmuş!”

“Ayıp oluyo, ağzını bozma, ben küfrediyo muyum?”

“Sıs lan! Ter damlamış da ağlamak istemiş, diploma aldın ya, illa bi artislik yapcan, sen ne zaman adam olcan lan?”

Çok ağrıma gitti, çirkefleştim. “Kanka, burnunda sümük var!”