uyurken yataktan düştü.
evleneceği adam da içine kapanık bir çocukluk geçirmişti. ilkokuldayken kısa boylu olduğu için polis olmak istediğini söylemeye utanırdı. muhasebeci oldu.
mahalledeki düğün salonunda oldu düğün. damadın babası çabuk sarhoş oldu. utanıyordu. tanıdığı pek kimse yoktu. kız tarafı kalabalıktı. düğün salonunun ucuz beyaz plastik sandalye dolu bahçesinde boş meyve suyu kutularını birer birer ayakkabısının topuğuyla patlatmaya çalışırken gelinin babasıyla göz göze geldi. gelinin babası çok üzgündü. o gün çok sigara içti.
ikisi de hayatları boyunca çok daha farklı biriyle evlenmeyi düşlemişlerdi. damat kendi düğün yemeğinin 2. tabağını bitirirken müstakbel karısının gelinlik içinde kendinden uzun görünüp görünmediğini düşünüyordu. gelin ise şeftali aromalı meyve suyundan küçük yudumlar alırken gözü kocasının gömleğine dökülmüş kavurmaya takıldı. mutluluğun kimyasal bir olay olduğunu düşündü.