bülent’in diş etleri iltihaplı,
dişleri çürüktü. aylık 764 TL emekli aylığı, köşedeki marketin veresiye
defterinde hesabı vardı. internetten kadınlarla yazışır, hiçbiriyle buluşmazdı.
20 yıldır izmir’de kendi evinde yalnız yaşıyordu ve 2008 yazı son 20 yılın en
sıcak yazı gibiydi. ağustos ayında bir cumartesi sabahı kapısı çalındı. gelenler
kız kardeşi, kız kardeşinin kocası ve
küçük kızları ayşe idi. çeşme’ye tatile gidiyorlardı, yol üstünde bülent’e
uğramamak olmazdı.
ilkokul 5. sınıf öğrencisi ayşe
ailesiyle istanbul’da yaşıyordu. ilkokul hayatı boyunca onlarca kuş besledi. hepsi
kısa sürede öldü. hepsinin adı pıtır’dı. pıtırlar öldükçe ayşe’nin gözyaşları
da, alışkanlıkla, gitgide azaldı. muhabbet kuşunda dikiş tutturamayınca o yaz şansını su kaplumbağasında denemeye karar verdi. o zamanlar ricky martin’e
aşıktı, kaplumbağanın adını da ricky martin koydu. kabuğu yosun tutardı ricky martin’in,
ayşe de musluğun altında yıkardı. kafasını ve bacaklarını kabuğuna
sokardı kaplumbağa yıkanırken.
ayşe bülent dayısı’nı ilk defa gördü
ve hiç sevmedi. dayısı beyaz atletiyle onu öperken kokusundan, beyaz, kemikli
tüysüz vücudundan tiksindi.
tüm gün bülent’in evindeydiler. ayşe
biraz uyudu, ev çok sıcaktı, çok terledi, kötü rüyalar gördü. uyandığında
annesiyle bülent dayısı birbirlerine bağırıyorlardı. bülent dayısı’nın dişleri
çok çirkindi. ev fazla güneş almıyordu, havasızdı, kasvetliydi.
akşama doğru evden çıktılar, bülent
yolcu etmek için arabaya kadar eşlik etti. sürekli ablasına sarılıp bir şeyler
söylüyordu. ablası artık ağlamıyordu.
arabaları 1993 model gri renkli bir
fiat tempra 1.6 sx idi ve içinde ölü bir su kaplumbağası vardı. ricky martin’i
arabada bırakmışlar, kaplumbağa da sıcaktan ölmüştü.
bülent, aileyi yolcu
ettikten sonra cesedi evine götürdü. akşam iki paket altılık bira içti. ricky martin’in
kabuğunu açmaya çalışırken üstüne kustu. ertesi gün uyanır uyanmaz yine kustu,
bu sefer tuvalete. televizyonu kapattı. ricky martin’i çöpe attı.
ayşe o yaz çeşme’de ilk defa öpüştü.
akşam otel odasında “un dos tres” i ezbere söylerken dans ederek aynada kendini
izliyordu.
bülent de başka yaz göremedi, aralık
ayında kalp krizi geçirdi, fazla acı çekmedi. ayşe dayısının mezarını hiç
görmedi.