sabah kahvaltisindan artan tencerede demlenmis bol sekerli çayi demir bardakta parmaklarinin ucuyla tutarken, asçi mehmet, er gazinosunda televizyon izleyerek banyonun açilmasini bekliyor. müzik kanallari arasinda dolasiyor. rihanna'nin diamonds sarkisi cikinca sesi açiyor. kumanda tutukluk yapinca televizyona yaklasip dügmesiyle açiyor. rihanna'yi çok begeniyor ve ayakta yakindan sessizce izliyor. asçi mehmet ve ben. biz. mutsuz ve magrur kadinlara asla dayanamiyoruz.
10 kisilik dus kabinlerinden 7'si kullanilabilir durumda. 7 kisi hazirlanip kabinlere giriyor. suyu açtiklarinda, çavus plastik sahte casio saatinden kronometreyi baslatiyor. asçi mehmet'e 5 dakika yetmiyor. suyun sicakligini ayarlamasi zaten 1,5 dakikasini aliyor.
süre doldugunda kabinler bosaltiliyor. yüzündeki kömür karasi temizlenmis, bir günlügüne beyazlamis gece kazancisi apo ve ortasina bir delik açtigi beyaz kalip sabunu espiri konusu oluyor. asçi mehmet sakalari anlamiyor, ilgilenmiyor da. ikinci grupta yikanacak askerlerin arasina karisip kabine tekrar giriyor. fark ediyorum ama çaktirmiyorum. 5 dakika daha kazaniyor.
kirmizi muslugu dayanabildigi kadar aciyor. sampuani cömertçe vücuduna bosaltip iyice köpürtüyor. gözlerini kapatiyor. teni yumusuyor. iyi hissediyor. rihanna'nin diamonds sarkisini mirildanmaya basliyor.
2 gündür segiren sag gozümü düsünüp endiseleniyorum. banyo tavanina yogun bir sis gibi yükselen su buhari, sari isigi daha da güçsüzlestiriyor. sicak suyun altinda isirgan otu özleriyle iki numara kesilmis saclarimi köpürtüyorum. yanimdaki kabinden asçi mehmet'in sesini duyuyorum: "shine bright, tonight, you and I, we are beautiful like diamonds in the sky". sasiriyorum ve çok hosuma gidiyor. tüm askerlerin hosuna gidiyor. asçi mehmet'e eslik ediyoruz: "shine bright like a diamond".
sonu bu los isikli bodrum katinin 10 kisilik pis banyosuna çikan geçmisimizi düsünmüyoruz. gelecekle ilgilenmiyoruz. birkaç dakika daha istiyoruz. 5 dakikamiz bitmesin istiyoruz. asci mehmet, ben ve diger askerler. biz. biz rihanna'dan çok sey bekliyoruz.
çavus casio saatinin oldugu kolunu havaya kaldirip sürenin doldugunu söylediginde asci mehmet icerden bagiriyor: "ben cikmiyem..cikmiyem..yeni girmisem". bu sefer inandiramiyor.
3 yil sonra bir pazar günü. asçi mehmet mutsuz kadinlarla dolu büyük bir sehirde bir esnaf lokantasinda çalisiyor. pazar günü tek tatil günü. sevgilisiyle büyük avm'lerden birinde bulusup yemek yedikten sonra birkaç vesaitle kenar mahallelerdeki evlerine dönüyorlar. aksam telefonda hayal kurup gelecek planlari yapiyorlar. sevgilisi kapatmak istediginde, asçi mehmet 5 dakika daha konusmak istiyor. "çünkü" diyor "10 dakikasi 50 kurustur"